19 Nisan 2015 Pazar

Aranıyor...

Analitik düşünme yeteneğine sahip...

Detayları kaçırmayan...
Özgüveni yüksek...
Öngörüleri güçlü...
Hızlı ve doğru kararlar verebilen...
Takipçi ve ısrarcı...
Sürekli gelişim ve mükemmelliği hedefleyen...
Takım çalışmasını seven...
İkna yeteneği yüksek...
Her türlü problem için çözüm üreten...
İnsan ilişkilerinde başarılı, dinamik, araştırmacı...

Neredeyse her eleman aranıyor ilanında yukarıdaki tanımlamaların en az üç tanesi bazen de hepsi birarada bulunuyor.
Kurumlar, ilanlarına cevap veren adayları tekrarlayan mülakatlardan, birbirinden karışık testlerden geçirerek  aradıkları bu yetkinliklere sahip olduklarından emin olduktan sonra, yani ince ince eleyip, sıkıca dokuyarak işe alıyorlar. Ya sonra?

Korkarım ki aslında ilanda özelliklerini belirttikleri kişileri aramıyor kurumlar! 
Yanlış anlaşılmasın lütfen, adayları kandırıyorlar demek istemiyorum ve  evet, gönüllerinden geçen bu adaylara ulaşmak ve onlarla çalışmak tabiiki. 

Ancak, bir çok kurumda bu özelliklere sahip oldukları için çalışanlar ya hayatlarından bezdiriliyor ya da kaçırılıyor!
Örneğin; heyecanla üretilen çözümler “burada işler böyle yapılmaz” diye geri çevrilirken, özgüven yüksekliğine dayalı fikir beyanları ve itirazlar  “asilik” diye adlandıralabiliyor ya da güçlü öngörülerle yapılan teklifler “ ukalalık” diye...

Bir diğer gözlemim ise şöyle; kurumlar kendilerini ileriye götürecek çalışanların profilini bazen mevcut çalışanlarında bulamadıkları, eksikliğini duydukları yetkinliklerden oluşturuyor ve aslında doğru nitelikteki adayları arayarak başlıyorlar işe. Ancak, yüzlerle aday arasından seçtikleri bu niteliklere sahip kişileri, bu niteliklere sahip olmayan mevcut yöneticilerin önüne atıyorlar performans çıkarsın diye. Sonucun ne olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi...

Sürekli gelişim ve mükemmelliği hedefleyen ve analitik düşünme yeteneğine sahip olduğu, her türlü problem için çözüm ürettiği, bu arada detayları da kaçırmadığı için hızlı ve doğru kararlar verebilen bir çalışan özgüveni yüksek olduğu için düşündüklerini çekinmeden dile getirdiğinde ve bu fikirlerinde takipçi ve ısrarcı olduğunda başına neler geliyor dersiniz...
A.Nuray Ayaroğlu
İstanbul, 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder