19 Nisan 2015 Pazar

AHA Koçluk Yaklaşımı -1


Bugün ülkemizde koçluk konusunda faaliyet gösteren pek çok kurum ve kuruluş var, herbiri de yurtdışından aldıkları onaylar ile kendilerini ispatlamaya ve farklılıklarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Onların bu çabasını anlamakla birlikte,  profesyonel iş hayatım boyunca adına know-how denilen ve çoğunlukla yabancı kültürlerde üretilmiş olan yöntemlerin   insanımızda çalışmadığına çok tanık oldum. 
Yaşadığımız coğrafyadan, dünyanın  fikirlerine saygı duyduğu kıymetli zatları da içeren  zengin genetiğimizden, kültürel çeşitliliğimizden, daha da çoğaltabileceğim sebeplerden ötürü bizler için düşünsel ve davranışsal boyutta bazı şeyler kolay iken bazı şeyler zor hatta bazı şeyler neredeyse imkansız. 
Örnekse, bizim insanımız:
  • methodoloji  sevmez, kendisi çözüm üretmek ister, bunu sürekli teşvik eden bir pratik zekaya sahiptir,
  • her konuda fikir sahibidir ve çok parlak fikirleri olduğuna hatta çözümün kendinde olduğuna safça ve yürekten inanır, akıl vermeye bayılır,
  • bu sebeple dinlemek vakit kaybıdır onun için, onun söyleyecekleri herşeyden önemlidir ve doğrudur,
  • dinlemeyi denediğinde, ne cevap vereceğine veya ön yargılarına dair yükselen, kendi kafa sesinin gürültüsünden karşısındakini duymakta zorlanır,
  • hazırlık yapmak yerine biran önce uygulamaya geçmeyi tercih eder -kervan yolda düzelir-, 
  • plan yapmak,  hele de uzun vadeli olanları, gereksiz zaman kaybıdır- dur bakalım zaman ne getirecek-,
  • zaten onun neredeyse bütün işleri kader, kısmet sorumlusu bir 'Tanrı’ya delege edilmiştir,
  • kullanım kılavuzları okumak için değildir, herşeyi kurcalayarak çalıştırmayı dener, işin tuhafı çoğu zaman da başarır, böylece bu konudaki cesareti daha da yükselir,
  • kurallar yabancılar içindir, tanıdıklar için kural: kuralsızlıktır, -istisnalar kaideyi bozmaz-,
  • dostlar arasında yazıp çizmeye gerek yoktur - söz senettir-,  
  • hatır için çiğ tavuk yenir,  tavuğun çiğliği ile ilgili  geribesleme ise  -kızım sana söylüyorum,  gelinim sen anla- şeklinde ima ederek verilir, 
  • körlerle sağırlar birbirini ağırlar,
  • sonra –tavşan dağa küser de, dağın haberi olmaz- tabii. 
Bu sebeple, ben de bu topraklarda yaşayan ortalama biri  olarak   aslında basit olan bazı gerçekleri, Amerika’yı her seferinde yeniden keşfetmek yerine method kullanmanın  iyi birşey olduğunu, basit iyidir kuralını, sözün uçup yazının kaldığını, küsmek yerine hissettiklerimi söylemenin hem ilişkileri hem kişiyi geliştirdiğini,   otuzlu yaşlardan itibaren keşfetmeye(!) başladım. Bu  sadece başlangıçtı. 
Tahmin edersiniz ki keşfetmek uygulamaya geçmek için yeterli olmadı. Doğruluğuna ve geçerliliğine ikna olduğum konuları ancak, kendi yoğurt yiyişimle hayata geçirebildim ve neredeyse hiçbir kuralı birebir uygulayamadığımı gördüm. Bu denemeler sırasında  kendimi, benimle birlikte çalışan kişileri, akrabalarımı, arkadaşlarımı gayet iyi niyetle kullandım yıllarca, hatta bunu yapmaya hala devam ediyorum. 
Öğrenim sürem boyunca bilerek kimseye zarar verecek bir deney yapmadım ancak, hiç farkında olmadan incittiğim, kırdığım, zarar verdiğim kişiler varsa ki eminim eğitim zaiyatı vermişimdir, bu vesile ile özür dilemek isterim.  Bunu okuyorlarsa keşke benimle paylaşsalar, ne kadar geliştirici olurdu.
Özcümle, katıldığım uluslararası programlardaki gözlemlerimin de katkısı ile anladım ki  yönetim ve    liderlik konusunda olduğu gibi  koçluk konusunda da sonuç almak açısından, yabancı kültürlerden alıntı yöntemler yerine bize özgü yöntemler daha verimli oluyor. 
Özellikle bu tür davranışsal konularda doğallık başarının ön koşulu, doğallık içinse içselleştirebilmek gerekiyor. 
İnsan öz yapısına yabancı geleni sahiplenmek ve içselleştirmekte zorlanıyor. 
Sayısı altıbine yaklaşan katılımcı ve danışanımla uyguladığım yöntemlerin her seferinde çok kısa sürede olumlu sonuç veriyor olması beni bu teknikleri yayma konusunda cesaretlendirdi ve yöntemlerimi methodlaştırma  gereği ortaya çıktı.
Zannetmeyiniz ki sıfırdan birşey keşfettim. Araştırdığınız zaman siz de göreceksiniz ki, bizim bugün düşündüğümüz ya da duyduğumuz bazı şeyleri,  milattan önceki zamanlardan beri,  düşünen adamlar söylemiş. 
Onların sadece tefekkürle (derin düşünce) ulaştığı bilgiye bugün teknolojik açılımlar eklenmiş durumda, böylece bir filozof olmasanız da bilgiye ulaşmanız  kolay, sadece öğrenme, anlama arzusu ve çabasına bir de ortalama düzeyde çalışan bir kafaya ihtiyacınız var. 
AHA Koçluk,  temel felsefe ve psikoloji bilgilerinin yanısıra, mevcut koçluk yaklaşımlarından da yola çıkan,  ülkemize özgü iş dünyası dinamiklerimiz, insanımızdan beklentiler, insanımızın beklentileri, toplumsal ilişki ve iletişim kalıplarımız, yönetici - çalışan protiplerimiz doğrultusunda geliştirilmiş, insanımızda kısa sürede olumlu sonuçlar alınmasını sağlayan yöntem ve teknikleri içerir.
AHA Koçluk’un uyguladığı yöntem ve methodlar üç bilgi üzerine kuruludur: Felsefe, psikoloji ve tasavvuf. 
Bu üç bilgi insanın varolduğundan beri kendini tanımak, anlamak, hayatını daha konforlu yaşamak için adını koyduğu bilgilerdir. Çağlar öncesinden beri insanın gelişimi, ben kimim, varoluş amacım ne soruları ile (felsefe)  başlar, niye böyle hissediyorum ve davranıyorum, diğerleri niye farklı (psikoloji) diye devam eder ve bunlarla yoğrulan insan, eğer şanslıysa  sonradan farkeder ki aslında bütün bu soruların cevabını onu yaratan zaten vermiştir (tasavvuf).
A.Nuray Ayaroğlu
İstanbul, 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder